Türkiye’nin Serbest Bölgeleri: Küresel Rekabette Geri Kalma Tehlikesi 

UNCTAD’a göre dünyada yaklaşık 6.000 serbest bölge var. 1980’lerde bu sayı 200’ün altındaydı. Bu bölgeler, OECD hesaplaması ile, yılda en az 3,5 trilyon dolarlık ihracat yapıyorlar.

Etrafımızdaki ülkeler küresel pastadan pay kapmak için serbest bölgelere olan ilgilerini ve desteklerini çok artırdılar.

Örneğin Dubai DMCC Serbest Bölgesinde yaklaşık 24.000 şirket faaliyet gösteriyor.

Kur ve ucuz işçilik nedeniyle firmalarımızın kaçmaya çalıştığı Mısır’ın bölgeleri; esnek kiralama düzenlemeleri, finansmana kolay erişim ve endüstri kümeleri ile çok takdir ediliyor.

Vision 2030 projesi ile Suudi Arabistan ilk kez geçen sene, önemli teşviklerin sağlandığı, lojistik, üretim, denizcilik ve bulut bilişime odaklanan dört serbest bölge kurma kararı aldı.

Irak’ta, Kürdistan bölgesel hükümeti ithalat ikamesi için 13 serbest bölge geliştiriyor. Hatta Sosyalist Venezuela bile yakın zamanda yeni bir yasa ile beş yeni bölge ilan etti.

Türkiye’de 40 yıla yaklaşan serbest bölge deneyimimize rağmen bazı temel sorunları hala aşamadık:

İlk yıllardan itibaren serbest bölge firmaları, satışlarını ağırlıklı olarak Türkiye’ye yapma eğilimine girdiler. Hatta bu satışlar bir dönem tüm serbest bölge ticaret hacminin yaklaşık dörtte üçüne ulaştı. Dahası, çok sayıda firma serbest bölgede küçük bir ofis açarak, yüzlerce çalışanını orada çalışıyor gibi göstermek suretiyle önemli vergi avantajı elde etti. Bunun üzerine devlet sert bir tepki ile 2004 yılında yapılan düzenleme sonrasında birçok teşviki ortadan kaldırdı. Şu andaki durumumuz iç açıcı değil.

Temelde ihracatı artırmak üzere açılan serbest bölgelerimizde, ticaret hacminin sadece %41’i dünyaya satıştan oluşuyor. Zaten onun da önemli bir kısmını AB’ye yapıyoruz. Geri kalanı ise ithalat ve Türkiye’nin diğer kısımları ile ticaret.
Dünya serbest bölgeler ihracatındaki payımız ise yalnızca binde beş. Dahası Dünyada serbest bölgelerden yapılan ihracatın, global ihracata oranı yaklaşık %15 iken, bizde yaklaşık 20 senedir Türkiye içine yapılan satışlar dahil edilse bile, Türkiye ihracatındaki ortalama payı %6!

En büyük bölgemiz Ege Serbest Bölgesindeki firma sayısı; DMCC serbest bölgesine her ay katılan yeni firma sayısı kadar!

AB, teşvikler nedeniyle Türkiye’deki serbest bölgelerin GB anlaşmasını ihlal ettiğini sürekli vurguluyor.

Bazı serbest bölgelerimizde çok az, hatta hiç ticari işlem yok ve olacağı da yok.
Serbest bölgeler kanununda, önemli amaçlardan biri yabancı sermaye çekmek olarak ifade edilse de; bölgelerde faaliyet gösteren firmaların hala dörtte üçü yerli!

OECD diyor ki: Her açılan yeni serbest bölge, ülkede sahte ihracatların değerinde %5,9 artışa neden oluyor. Özellikle Dubai’nin bu anlamda kötü bir şöhreti var. Ama bizim de bazı bölgelerimizde, bazıları ciddi güvenlik sorunları ve kaçakçılık iddiaları var.

Etrafımız, sektör ve ürün odaklı rakip serbest bölgeler ile çevriliyor. Biz yerimizde sayıyoruz. Bu hesapta bir yanlışlık var. Serbest bölgelerimiz globalleşmeli. Çok fırsat var, acele edelim.

Prof. Dr. Hakan Tunahan

Bu yazının telif hakkı Utrader’e ait olup, ancak kaynak gösterilmek suretiyle izinsiz olarak kullanılabilir, yayınlanabilir.