Türkiye ihracatının afyonu Dahilde İşleme Rejimi!

1973 tarihli Kyoto Konvansiyonu’ndan beri dünyada uygulanan, Türk dış ticaretine ise Gümrük Birliği anlaşması ile birlikte giren Dahilde İşleme Rejimi (DİR) basitçe; ihraç edilecek bir malda kullanılacak girdilerin vergilerini ödemeden; damping ve sübvansiyon, kota, gözetim önlemlerine tabi olmadan ithal edilmesine imkan sağlayan bir sistem.

Türkiye’nin ihracattan elde ettiği gelirin %40’ının, ithal girdinin yurt içinde “kısmen işlenmesine dayanan” DİR’den geldiği tahmin ediliyor. Bu sistemle elde ettiğimiz dövizin %43’ünü girdi satın aldığımız ülkelerin firmalarına geri gönderiyoruz. Bu oran bazı sektörlerde %80’e kadar çıkıyor! Üstelik girdi satın aldığımız ülkelerden gelen bu mallardan ne vergi alıyoruz ne de bu mallara karşı kendimizi koruyoruz.

Dünya Gümrük Örgütü’ne göre şu anda 70’ten fazla ülkede DİR kullanılıyor. Hatta bunların içerisinde AB ve ABD de var. Ancak sorun şu ki; hiçbiri bu sistemi bizim kadar yoğun kullanmıyor. Mesela Türkiye, AB’nin 27 ülkesinin DİR ile yaptığı ihracatın üçte ikisi kadarını tek başına yapıyor!

Çin bile, DİR’in payını zamanla %50’den %20’ye düşürdü! Dahası Ocak ayında, sektörleri DİR’den koruyan 12 önlemi açıklayarak; artık DİR ile ürettikleri “düşük katma değerli, emek yoğun ve yüksek ikame edilebilir” malları istemediklerini dünyaya beyan ettiler.

DİR, firmaların önemli risklerinden birini de oluşturuyor. Mesela Denizli’nin ilk tekstil fabrikası olan, ünlü markalara üretim yapan Denizli Basma ve Boya Sanayii DİR’in aşırı noktalara gelmesi nedeniyle iflas etmişti. Sonrasında tekstil sektöründeki seri iflaslar yaşanmaya başlamıştı. Hatta bunun üzerine DİR’de %80 seviyesindeki döviz kullanım oranı tekstil için %65’e indirilmişti.

DİR’deki denetimsizlik ve suistimaller de amacından büyük oranda sapmasına neden oluyor. Sayıştay Denetim Raporu diyor ki:

“(DİR) ekspertiz raporlarının çoğunun numune alma, işyerinde inceleme, laboratuvar analizi yapma vb. birçok şartı sağlanmadan hazırlandığı görülmüştür.”,

“Çoğu ekspertiz raporunda “her ne kadar mamul ürünü incelemesek de, firma tarafından verilen kullanım oranlarının uygun olduğu düşünülmektedir” ibaresi bulunmaktadır.”

Bunlardan daha önemli tespitler olabilir mi? DİR ile ülkeye giren malın kontrolü zayıf ve ihraç ürününün içerisinde kullanılıp kullanılmadığı meçhul! Üstelik istisna olmaktan çıkıp kural haline gelen süre uzatımları da cabası!

DİR üzerine yapılan bilimsel çalışmalar diyor ki; DİR bir öğrenme etkisi oluşturur. Bu sistemi uygulayan ihracatçılar adeta “merdiven tırmanarak” bir süre sonra bu sistemden vazgeçerler ve “olağan ihracatçı” olurlar. Ama ülkemizde firmalar DİR bağımlılığından kurtulamıyor.

DİR uzunca bir süre ihracatımızı sırtladı, rekorlara imza attırdı. Ancak artık Türkiye’de inovasyona dayalı, markalı ve yüksek teknolojili ürün ihracatının önünde ciddi bir engel haline geldi. Kolay olmayacak ama ihracatımızı DİR bağımlılığından kurtaralım.

Prof. Dr. Hakan Tunahan

Bu yazının telif hakkı Utrader’e ait olup, ancak kaynak gösterilmek suretiyle izinsiz olarak kullanılabilir, yayınlanabilir.