Deniz Taşımacılığımız ve Limanlarımız Daha İyisini Hak Ediyor
Türkiye’nin en büyük transit konteyner limanı Asyaport bile, Yunanistan’daki Pire’nin üçte biri kadar kapasiteye sahip!
Limanlarımızda işlem yapılan (elleçlenen) yükün sadece %18’i transit mallardan oluşuyor. Yani dünyanın en kritik geçiş yollarından biriyiz ama bizim yükümüz olmasa, uğramak isteyen o kadar az ki!
Dahası denizlerimiz en önemli varlıklarımızdan biri ama denizdeki yüklerin sadece %7’si limanlarımız arasında taşınıyor. Kabotaj bayramının hakkını veremiyoruz.
Neden mi; genelde yavaşız ve yatırım yapmıyoruz!
Dünya Bankası’nın 2023 Tedarik Zinciri İzleme verilerine göre; Türk limanlarında ihracatta konteynerin bekleme süresi tam 8,9 gün. Bu, Yunanistan’da 4,6 gün, Cezayir’de 3,4 gün, Hollanda’da 5,6 gün!
İthalatta ise konteynerler limandan müşterilere 8,6 günde teslim ediliyor. Bu Yunanistan’da 5,2 gün, Suudi Arabistan’da 2,1 gün!
Özelleştirilen limanların işletme süreleri azaldığı için; önlerindeki belirsiz süreç nedeniyle son yıllarda Türk işletmecileri limanlarına yatırım yapmıyorlar.
ILO tarafından çevre, iş güvenliği ve sağlığı açısından en tehlikeli mesleklerden biri kabul edilen gemi söküm işinde dünyada 4. sırada olmanın gururunu yaşamak bize yakışmıyor. Üstelik gemi söküm pazarında en etkin ilk üç ülke Bangladeş, Hindistan ve Pakistan! Bırakın gelişmiş ülkeleri, gelişmekte olan hatta az gelişmiş ülkelerin çok büyük bir kısmı bile bu “kirli” işe girmiyor.
Türkiye’de mevcut 217 liman ve iskelenin sadece 21’inde demiryolu bağlantısı bulunuyor. Limanlarımız entegre lojistik çözümleri sunmakta zorlanıyor.
Limanlarımızın sahipliğinde yabancı ağırlığı gittikçe artıyor, siber güvenlik ve iş güvenliği konularında sorunlar yaşıyoruz. ABD bile güvenlik nedeniyle Çin malı vinçleri limanlarından kaldırıyor, AB yabancılara liman satışının önünü kesmek için elinden geleni yapıyor.
Deniz filomuz hızla büyüyor ama THY gibi bir ulusal taşımacılık şirketimiz yok. Olmadığı için de pandemide tedarik zincirindeki kırılmalar nedeniyle büyük sorunlar yaşadık.
Türk özel lojistik şirketlerinin ortaklığı olan UN RO – RO firması yıllar önce aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle yabancılara satılmasaydı; belki bu milli şirketle AB pazarında daha etkili olabilirdik.
Bunlara rağmen Türk işletmeleri, dünyadaki birçok limanı yönetiyor, dünyanın üçüncü büyük denizcilik şirketinin %20’sine sahipler. Dünyanın ilk yüzer enerji gemisini (powership) üreten, Dünyanın ilk uzaktan kumandalı gemisini ve elektrikli römorkörünü yapan, Dünyada en çok balıkçı gemisi ihraç eden, Dünyanın en büyük yüzen fabrika balıkçı gemisini inşa eden bizim memleketimiz.
Dünyanın dev deniz taşımacılığı firmaları uçtan uca lojistik çözümü sunmaya başladı. Dahası pandemide devşirdikleri akıl almaz karları ile tüm dünyada lojistik sektörünü domine etmek için havayolu şirketleri satın alıyor, karayolunda büyüyor ve demiryolu entegrasyonlarını güçlendiriyorlar.
Denize hâkim olan dünyaya hakim olur. Fırsatlar kaçmadan, kapana kısılmadan stratejimizi kurmalıyız.
Bu yazının telif hakkı Utrader’e ait olup, ancak kaynak gösterilmek suretiyle izinsiz olarak kullanılabilir, yayınlanabilir.