YEŞİL İHRACAT STRATEJİSİNİN ÖNCÜLLERİNİN VE SONUÇLARININ BELİRLENMESİNE YÖNELİK KEŞİFSEL BİR ARAŞTIRMA

 

Burak Balkan, T.C. Ticaret Bakanlığı

*Bu Makale, UTRADER Akademi Ödülleri 2024’de En İyi Yüksek Lisans tezi ödülünü kazanan “Yeşil İhracat Stratejisinin Öncüllerinin ve Sonuçlarının Belirlenmesine Yönelik Keşifsel Bir Araştırma” başlıklı çalışmanın iş dünyası ve politika yapıcıların dikkatine sunulmak amacıyla hazırlanmış özetidir.

YEŞİL İHRACAT STRATEJİSİ KAVRAMI

Yeşil konulara ilişkin artan kamu hassasiyeti, sıkı mevzuat düzenlemeleri ve doğal çevrenin korunmasına yönelik paydaş baskısı, işletmelerdeki karar alıcılar için yeşil stratejilerin önemini giderek artırmaktadır. 1970’li yıllardan günümüze kadar yeşil stratejiler pek çok araştırmada incelenmiş olmakla birlikte, bu çalışmalar başlangıçta daha çok işletmelerin iç pazarlardaki pazarlama faaliyetlerine odaklanmıştır.

Çevresel sorunların artmasıyla birlikte, dünyanın farklı bölgelerinde faaliyet gösteren birçok işletme yeşil stratejiler benimsemiş ve bunu tüketicilerine de yansıtmaya başlamıştır. Özellikle çevreyle ilgili uluslararası anlaşma ve protokollerin ülkelerce imzalanması, çevresel konuların birçok firmanın stratejik gündeminde üst sıralara çıkmasına neden olmuştur. Bu doğrultuda firmalar, çevresel konulara odaklanmak amacıyla stratejik planlama süreçlerinde değişikliklere gitmektedir.

Son yıllarda ekolojik problemlerin yoğunlaşması, AB, ABD ve Kanada gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin de gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Çevresel konular hükümetlerin öncelikleri arasına girdiğinde, bu durum işletmeler üzerinde de bir baskı yaratmaktadır. Bu çerçevede, firmalar stratejik planlamada yeşil unsurları dikkate almaya başlamış ve bu anlayış işletmenin tüm fonksiyonlarına yayılmak durumunda kalmıştır. Böylece yeşil işletme stratejisi, bir firmanın üretimden pazarlamaya, AR-GE’den finansa, insan kaynaklarından satın almaya kadar tüm fonksiyonlarına yeşil hassasiyetleri entegre etmesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Öte yandan, son yıllarda ortaya çıkan çevresel duyarlılıklar ve ilgili yasal düzenlemeler, firmaların ihracat faaliyetlerinde kısıtlayıcı engeller olarak karşılarına çıkabilmektedir. Bu konudaki güncel örneklerden biri, AB’nin Temmuz 2021’de açıkladığı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) girişimidir. AB, bu mekanizma ile 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını %55 oranında azaltmayı ve en nihayetinde 2050 yılında iklim nötr bir kıta olmayı hedeflemektedir.

SKDM örneğiyle benzer dış pazar düzenlemeleri, uluslararası arenada çevresel rekabetin artması, iletişim ve sosyal medya ağlarının yükselen rolü, kamuoyu hassasiyeti ve paydaş baskıları, işletmelerin yabancı pazarlarda başarılı olabilmek için stratejik kararlarında değişikliğe gitmesini gerektirmiştir. Bu doğrultuda yeşil ihracat stratejisi, uluslararası ticaret alanında faaliyet gösteren işletmelerin tüm fonksiyonlarına (üretim, pazarlama, AR-GE, finans, insan kaynakları ve satın alma gibi) yeşil hassasiyetleri entegre etmesi şeklinde ifade edilmektedir.

YEŞİL İHRACAT STRATEJİSİNİN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre, dünya mal ihracatı 2000 yılında 6,5 trilyon dolar iken, 2023 yılında 23,8 trilyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde Türkiye’nin ihracatı ise 27,7 milyar dolardan 256 milyar dolara çıkarak, dünya ihracatından aldığı payı 2000 yılındaki %0,43’ten 2023 yılında %1,08’e yükseltmiştir. Ayrıca, On İkinci Kalkınma Planı’nda 2028 yılı için küresel mal ihracatından alınan payın %1,30’a ulaşması hedeflenmektedir.

Türkiye’nin 2023 yılı toplam ihracatının %40,8’i AB ülkelerine, %15,5’i diğer Avrupa ülkelerine ve %6,5’i Kuzey Amerika’ya gerçekleştirilmiştir. Böylelikle, ihracatın %62,8’i yeşil konularda sıkı mevzuat düzenlemelerine sahip ve çevresel duyarlılığı yüksek tüketicilerin bulunduğu pazarlara yapılmıştır. Bu veriler ışığında, Türkiye’nin dünya ihracatındaki payını artırmaya devam edebilmesi, firmaların yabancı pazarlara başarılı bir şekilde girebilme ve bu pazarlarda rekabet avantajı elde edebilme yeteneklerine bağlıdır. Özellikle yeşil hassasiyetin yüksek olduğu ülke ve bölgelere yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki önemli payı dikkate alındığında, yeşil ihracat stratejilerinin Türkiye açısından önemi daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

TÜRKİYE’DE YEŞİL İHRACAT STRATEJİLERİ

Türkiye’de 20 ihracatçı üretici firma ile gerçekleştirilen görüşmeler ve bu görüşmeler sonucunda yapılan analizler, işletmelerin çeşitli yeşil ihracat stratejileri benimsediğini ortaya koymuştur.

Firmaların en yoğun biçimde kullandığı yeşil ihracat stratejisi, raporlama faaliyetleridir. Bu strateji kapsamında firmalar, karbon emisyonlarını raporlama, çevreyle ilgili sertifikasyon süreçlerini yürütme ve sürdürülebilirlik raporları hazırlama gibi çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu noktada vurgulanması gereken önemli bir husus, işletmelerin çevre dostu sertifikasyon süreçlerini tamamlayarak ürünlerini rekabette farklılaştırmaya çalışmalarıdır.

Yapılan analizler, hemen hemen tüm firmaların uyguladığı bir diğer yeşil stratejinin, fosil yakıt tüketiminin azaltılması olduğunu göstermiştir. Bu çerçevede işletmeler, üretim ve işletme süreçlerinde fosil yakıt kullanımını azaltmaya odaklanırken, tedarik aşamalarında da benzer önlemler alabilmektedir. Bu strateji kapsamında bazı firmalar güneş enerjisi santralleri kurmakta, elektrikli araç filolarına geçmekte ya da üretim atıklarını değerlendirerek fosil yakıt tüketimini azaltmaya çalışmaktadır.

Firmaların benimsediği yeşil ihracat stratejileri arasında atık yönetimi çalışmaları da önemli bir yer tutmaktadır. Bu başlık altında; üretimde ortaya çıkan atıkların azaltılması, atıkların yeniden dönüştürülerek kullanılması, paketlemede ortaya çıkan atıkların minimize edilmesi ve oluşan atıkların işletme dışında geri dönüşüme yönlendirilmesi gibi uygulamalar yer almaktadır.

Analizlerde ortaya çıkan bir diğer yeşil ihracat stratejisi, sürdürülebilirlik bilincinin oluşturulmasıdır. Bu kapsamda firmalar, çalışanlarına eğitimler vermekte, sürdürülebilirlik departmanları kurmakta ve dış danışmanlık hizmetleri almaktadır. Ayrıca, üretilen ürünün yeşil niteliklere sahip olması da bir strateji olarak benimsenmiştir. Bu doğrultuda firmalar nihai ürünün yeşil olması için çalışırken, üretimde kullanılan ara mal ve hammaddelerin de çevre dostu olmasına özen göstermektedir. Yeşil ihracat stratejileri kapsamında dikkat çeken bir diğer unsur ise dijitalleşme çalışmalarıdır. Bu çalışmalar daha çok işletme ve üretim süreçlerinin dijitalleştirilmesi ile işletme fonksiyonları arasındaki koordinasyonun sağlanmasına yöneliktir.

Diğer stratejiler arasında tedarikçilere yeşil standartlara uymaları yönünde baskıda bulunulması, yeşil iletişim stratejilerinin uygulanması ve tedarikçi konumunda olunan firmalarla ilişkilerin bu çerçevede geliştirilmesi bulunmaktadır. İhracat yapan firmalar, yurt içi tedarikçilerini çevresel gerekliliklere uyum sağlamaya teşvik ederek, onların da yeşil dönüşümüne katkı sunmaktadır. Yeşil iletişim stratejileri sayesinde firmalar hızlı bir şekilde tanınırlık elde edebilmektedir.

Firmaları yeşil ihracat stratejilerine yönelten etkenler, büyük ölçüde pazarın gelişimi, maliyetlerin düşürülmesi, çevreye duyarlılık, yurt içi kamu düzenlemeleri, kurumsal kültür ve üst yönetimin yeşile yönelik hassasiyetleri, kurumsal itibar oluşturma isteği, farkındalık yaratma hedefi, teknolojik gelişmeleri yakından takip etme gerekliliği ve üretilen ürünün zaten doğa dostu niteliklere sahip olması şeklinde özetlenebilir. Öte yandan, yeşil ihracat stratejilerinin benimsenmesine engel oluşturan faktörler arasında yerel pazarın yetersizlikleri, kamuoyu, müşteri ya da tedarikçilerde yetersiz farkındalık, tedarikçi ve hammadde sorunları ile maliyet unsurları bulunmaktadır.

Firmalarla yapılan görüşmeler sonucunda, yeşil ihracat stratejilerinin henüz beklenen düzeyde bir ihracat artışı sağlamadığı, ancak önümüzdeki dönemde ihracatın büyük ölçüde artmasının beklendiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu stratejiler sayesinde firmaların bilinirliği artmış, çeşitli endekslerde yer alma fırsatı elde edilmiş ve böylece firma imajı güçlenmiştir. Bu sayede pazara giriş kolaylaşmış, ürün tanınırlığı artmış, uluslararası ihalelerde öncelik kazanılmış ve kredi imkânlarına daha rahat erişilmiştir. Bahsi geçen stratejiler aynı zamanda firma çalışanlarında farkındalık ve bağlılık yaratmış, ürün farklılaştırması ve maliyet liderliği sağlarken hammadde temininde de avantajlar sunmuştur. Son olarak, bu stratejiler firmaların çevreye olan olumsuz etkilerini azaltmalarına katkıda bulunmuştur.

YEŞİL STRATEJİLER HAKKINDA ÖNERİLER

Yeşil ihracat stratejileri konusunda kamu karar alıcılarına yönelik ilk öneri, söz konusu stratejilerin nasıl belirlenmesi gerektiğine dair ürün, sektör veya firma bazında eğitim programlarının düzenlenmesidir. Bunun yanı sıra, yeşil stratejiler konusunda danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması da yararlı olacaktır. Çevreyle ilgili mevzuat ve koşulların aktarıldığı hedef ülke profillerinin oluşturulması, ayrıca yeşil ürün ve hizmet üreten tedarikçileri içeren bir veri tabanının geliştirilmesi de firmaların bu alandaki ihtiyaçlarına cevap verebilir. Kamunun mal ve hizmet alımlarında yeşil firmalara öncelik tanıması da önemli bir uygulama olarak değerlendirilmelidir. Son olarak, çevresel seminerlerin düzenlenmesi ve başarılı yeşil uygulama örneklerinin tanıtılması, kamu karar alıcılarının gündeminde yer alması gereken bir başka husustur.

Firma yöneticileri için de bazı öneriler sunulabilir. Yeşil ihracat stratejilerinin maliyet liderliği ve ürün farklılaştırması sağladığı düşünüldüğünde, üst yönetimin bu stratejileri desteklemesi kritik bir önem taşımaktadır. Üst yönetimin yeşil hassasiyetlere sahip olmaması, firmanın yeşil stratejileri benimsemesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca firmalar için atıkların azaltılması ve dijitalleşme çalışmaları büyük önem taşımaktadır; bu sayede işletmeler maliyet avantajı elde edebilirler. Sürdürülebilirlik raporlarının firma web sitelerinde yayımlanması, yeşil etkinliklerin düzenlenmesi veya bu tür etkinliklere sponsor olunması, firma ve ürün tanınırlığını artırmaktadır. Üniversiteler ve araştırma merkezleriyle ortak çalışmalar yapmak, inovasyon kapasitesini geliştirecek ve yeşil dönüşümü hızlandıracaktır. Son olarak, yeşil ürünlerin fiyatlandırmasında farklılaştırmaya gidilerek çeşitli pazar segmentlerine ulaşılması da rekabet gücünü artıran bir strateji olarak ön plana çıkmaktadır.

 


Utrader 2024 Akademi Ödülleri – En İyi Yüksek Lisans Tezi 

Tezin Başlığı: “Yeşil İhracat Stratejisinin Öncüllerinin ve Sonuçlarının Belirlenmesine Yönelik Keşifsel Bir Araştırma”
Yazar: Burak Balkan, T.C. Ticaret Bakanlığı
Danışman: Prof. Dr. Canan Eryiğit, Hacettepe Üniversitesi
Tezin Kabul Tarihi: 2024
Tezin Yazıldığı Enstitü: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Ana Bilim Dalı / Pazarlama Bilim Dalı

Çalışmaya ulaşmak için tıklayınız: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=1pwTzRXnomYf6jwqVORfUU9HHN4h9cDK91AZUW1uSTwSiAR8SeY7NU43njrnc2Je 

Bu yazının telif hakkı Utrader’e ait olup, ancak kaynak gösterilmek suretiyle izinsiz olarak kullanılabilir, yayınlanabilir.